Daha sonra, 2005 yılında çekilen “I’m Your Man” adlı belgeselde verdiği röportajda o günleri şöyle anlatacaktır:
“Montreal’de de şairler ve müzisyenler vardı ama Montreal sanki daha temiz, saf, daha komik ve canlıydı. Çünkü New York’ta pazarın rekabeti açıkça ortadaydı. Bu insanlar Montreal’de yapılmayan bir şekilde medyayla ve pazarla oynuyorlardı. Öne geçmeye çalışıyorlardı. Çabalıyor, büyük düşünüyorlardı. Belki de orası Amerika olduğu içindir. Kanada’da insana daha alçakgönüllü düşünmek öğretilir. Dünyayı onların yaptığı gibi değiştirmeyi düşünmeyiz. Ama New York’da Amerikalı yazarların beat kuşağı şairlerinin ve sonra da hippilerin kendilerine dair çok daha büyük bir tasavvurları vardı. Bence, oyunun başında gerçekten meşhur yazarlar, pop yıldızları ve önemli kültür figürleri olabileceklerini gördüler.”